Kapadokyada Belediyecilik

Belediye seçimleri yaklaştıkça güzel ülkemizin her yerinde olduğu gibi Kapadokya bölgesindeki il ve ilçelerde de yarış giderek hararetlenmeye başladı. Adaylar kesinleştikçe bu seçimlerde de önceki seçimlerde olduğu gibi partilerin aday seçimlerinde farklı yöntemler izlediklerini gördük. Partilerin aday seçimlerinde ne tür kriterlere göre karar verdiklerini bilebilmek mümkün değil ama bu kriterlerin içinde halkın tercihleri, adayın projeleri, bu projeleri gerçekleştirebilme kapasitesi gibi unsurların yer almadığı kesin.

Diğer il ve ilçeleri bilemem ama bu yaklaşım özellikle halkın ana gelir kaynağı turizm olan bölgelere çok büyük zararlar veriyor. Turizm bölgelerinin belediye başkanlarının standart belediyecilik hizmetlerinin dışında Turizm konusunda da hizmetler ve projeler üretmesi şart. Turizmin geliştirilmesi amacıyla hayata geçirilmesi gereken projelerin halktan ve turizm esnafından büyük destek görmesi gerektiği için belediye başkanlarının halkla iç içe olması ve onları harekete geçirebilme becerisine sahip olması gerekiyor. On yıllar boyunca turizm merkezlerimiz belediyecilik anlamında bölgede yükselen turizmcilik sektörüne paralel gelişmedi. Hatta bazı belediyelerin turizm faaliyetleri çeşitli turistik yerlerin kapısında bilet kesmekten öteye geçmedi. Gerçek olan şu ki bölgemizdeki belediyelerin halkın direk veya dolaylı yoldan en önemli gelir kaynağı olan turizm konusuna eğilmemek gibi bir lüksü yok.

Maalesef bu yarış bir proje ve hizmet yarışı olmaktan çok uzak. Belki seçim sistemimizin bunda büyük etkisi var ama partilerin kendi menfaatlerini halkın menfaatlerinden önde tutma eğilimi yaptıkları tercihlere de yoğun şekilde yansıyor.

Buna rağmen umutsuzluğa kapılmadan bölgemizde seçim yarışına katılan başkan adaylarının zaten olmazsa olmaz hizmetleri gerçekleştirmeyi vaadetmeleri haricinde turizme yönelik projeler de üretmelerinin beklentisi içindeyim. Cesur ve liderlik becerisine sahip bir başkanın büyük fark yaratabileceğine inanıyorum. Tek yapılması gereken halka rağmen hassas dengeleri gözetmeye gayret etmek yerine halkın desteğini alabilmek. Türkiye halkı siyaseti ve siyasetçiyi iyi takip eder ve gerektiğinde kendi düşüncesinden olmasa bile iyi olduğunu düşündüğü lidere destek olabilecek olgunluğa sahiptir. Yeterki iyi niyetine inansın...