Anasayfa / Gezi Konulu Yazılar / Üzengi Vadisi
Üzengi Vadisi
Üzengi Vadisi hem doğal hem de tarihi güzelliklerle dolu ilginç bir vadidir. Ortahisar ve Ürgüp'e bağlı Mustafapaşa kasabaları arasında yeralır. Üzengi vadisi yol boyunca güzel manzaralar bulunması nedeniye son yıllarda popüler olmaya başlamış bir yürüyüş parkurudur. Yürüyüş bölgesinde yer alan Kapadokya bölgesine özgü kiliseler, doğal su kaynakları, dereler ve kayalara oyulmuş eski köyler gezinizi zevkli olduğu kadar ilginç de kılar. İnternette Üzengi Vadisi diye arattığımda karşıma çıkan fotoğrafların bir çoğunun Üzengi Vadisi ile alakasız yerler olduğunu gördüğüm için Kapadokya gezisi programımıza burayı da alıp fotoğraflarını çekmeye karar verdim. Zamanımız kısıtlı olduğu için biz normalde tercih edilen tüm parkuru boydan boya yürümek yerine araba ile Üzengi Vadisi'nin içine kadar girip dere boyunca yürüyüş yapmayı tercih ettik.
Vadiye Ortahisar tarafından giriş yaptık. Arabayla gittiğimiz yol boyunca güzel vadi manzaralarının bulunduğu yerlerden geçiyoruz. Başka bir yazımızda inceleyeceğimiz Pancarlık Vadisi ve Kilisesinin girişi de yine bu yol üzerinde.
Yol toprak ama birkaç gün önce kar yağmasına rağmen çamur değil. Arabayla rahatlıkla gidiyoruz. Biz vadilere giren farklı yollar veya farklı seyir noktaları keşfedebilmek için zaman zaman yan yollara da saparak ilerliyoruz. Bazen çamura saplanabileceğimiz veya arabayla gidemeyeceğimiz yerlere da rastlıyoruz ama Üzengi Vadisine giden asıl yol eğer bizim gibi macera aramadan patika türü yollara sapmazsanız geniş ve gayet temiz. Tabiiki yaz aylarında aracınızla bilmediğiniz yerlere giriş yaparak değişik yerler keşfedebilirsiniz. Bu bölgede yerleşim yerleri birbirine çok yakın olduğu için hemen her yol mutlaka biryere çıkar. Yani kaybolmazsınız. Bir de maceraperestler için küçük bir tüyo vereyim. At turu düzenleyenler gidecekleri yolları belirlemek için yolun çevresine çeşitli işaretler koyuyorlar. Yol herhangi bir yerde ikiye ayrıldığında çevredeki dalların, çalıların üzerinde yol kapatmak için kullanılan kırmızı şeritli bantlardan bağlanmış olarak görürseniz o yönü tercih edin.
Vadinin içine kadar geldiğimizde peribacalarının heybetli görüntüsü bizi karşılıyor. Ortam fotoğraftan tam anlaşılamayacak güzellikte bir atmosfere sahip. Hani neredeyse bir an gerçeklerden kopup kendinizi bir masal dünyasının içine atıverecekmişsiniz gibi. Derinlerden gelen şırıl şırıl su sesi yakınlarda bir su kaynağı olduğunun haberini veriyor.
Güvercinlik belki de Kapadokya geziniz boyunca en çok duyacağınız kelimelerden birisi. Üzengi Vadisi eskiden on binlerce güvercinin yaşadığı bir yer. Güvercinlerin bu kadar çok olmasının nedeni kayalara oyulan güvercinlikler. İnsanlar bu güvercinlikleri tarımda oldukça değerli olan güvercin gübresi üretmek için yapmışlar.
Yukarıdaki fotoğrafta duvarlara oyulmuş küçük sıralı oyuklar güvercinlerin barınması ve yumurtlaması için yapılmış. Tabiiki güvercinlikler açıkta olmaz. Çok küçük giriş deliklerine sahip kapalı alanlardır ki güvercinler vahşi hayvanlar tarafından rahatsız edilip bölgeyi terketmesinler. Doğal nedenlerle yıkıntılar olduğu için orjinalinde kapalı olan alanlar açığa çıkmış. Aslında bu yıkıntılar peribacalarının içlerinde nasıl bir yapı kurulduğunu dışarıdan görebilme imkanı verdiği için bence ilginç bir görünüm oluşmuş. Artık arabamızı bu noktada bırakıp gezimize yürüyerek devam edeceğiz.
Güvercinliklerin oyulduğu kayanın hemen dibinden Üzengi deresi akıyor. Biz de soldan derenin bulunduğu yöne doğru yürüyüşümüze başlıyoruz. Araba ile gelmenin kötü yanı yürüyüşünüzü tamamladıktan sonra arabaya geri dönmek zorunda olmanız. Aslında bu yoldan Ürgüp'e kadar yürüyüş yapabilmek mümkün. Hemen derenin başlangıcı çamur olduğu için çevremize bakındığımızda yan tarafta geçiş için kullanılan derme çatma bir köprü yapıldığını görüyoruz.
Çamur nedeniyle bir süre dere kenarından yürüyemeyeceğiz. Yolumuza üst taraftan devam ederken çevrenin çok hoş peribacası manzaraları ile dolu olduğu gözümüze çarpıyor. Kapadokya da yürüyüş yapmanın en güzel tarafı budur. Ortam sürekli değiştiği için hem hiç sıkılmazsınız hem de yürüyüşe devam etmek için içinizde karşı koyamadığınız bir arzu hissedersiniz. Merak duygunuz sürekli yorgunluğunuzun üzerindedir.
Kapadokya bölgesinin atmosferi bahar, yaz, kış hep farklıdır. Yazın her noktasını gezmiş ve öğrenmiş olsanız bile örneğin kar yağdığında bambaşka bir dünya ile karşılaşırsınız. Gün içinde bile güneşin geliş açısına göre çevrenin dokusu sürekli değişir. Sabah saatlerinde hiç dikkat çekmeyen bir yer gün batımında eşsiz bir görsel ziyafete dönüşebilir. Yıllardır bölgede gezmedik yer bırakmadığımı düşündüğüm halde hala bilmediğim yerler karşıma çıkıyor. Bildiğim yerleri de değişik zamanlarda gezdiğimde bambaşka bir atmosfer ile karşılaşıyorum. Bu kış gezilerinin bazılarını bahar aylarında tekrarlayarak bu farkı size de göstereceğim.
Artık dere boyu yürüyüşe daha uygun olduğu için yola dere kenarından devam ediyoruz. Yer yer durup enteresan noktalardan fotoğraf çekmeye çalışıyorum ama tekrar söyleyim fotoğraf görüntüyü kestiği için buranın muazzam manzarasını tam olarak yansıtabilmek çok güç. Bu güzelliği yansıtabilmek adına burada çektiğim bazı panaroma fotoğrafları da fotoğraf galerisine ekleyeceğim.
Yol üzerinde içine girip bakmak için büyük istek duyduğumuz bazı tünel girişleri karşımıza çıkıyor. Birçok defa olduğu gibi yanımızda fener getirmeyerek önemli bir hata yaptığımızı bir kez daha anlıyoruz. Kapadokya bölgesinde hangi deliğin ardında ne tür bir süprizle karşılaşabileceğinizi tahmin edemezsiniz. Bazen umulduğu gibi olmasa da çoğu zaman bu farklı tercihler güzel keşiflerle sonuçlanır. Bahar ayında buraya daha donanımlı geleceğim.
Yol üzerinde yine güvercinliklerin oyulduğu birçok mağara karşımıza çıkıyor. Yaşam alanlarına benzer daha geniş oda benzeri yapılar da var ancak bunların ne amaçla kullanıldığını buradan kestirebilmek çok zor. Bu güzel manzaranın da bir fotoğrafını çekip yolumuza devam ediyoruz.
Tam bu arada karşımıza buranın sahibi olduğunu düşündüğümüz bir adam çıkıyor ve burada ne aradığımızı soruyor. Şaka bir tarafa önceki yazılarımı okuduysanız fotoğraftaki yakışıklı arkadaşın tüm gezilerimde bana eşlik eden ve bilgiler veren sevgili kuzenim Erdem olduğunu biliyorsunuz. Bulunduğumuz ortamın büyüklüğü, uzaklığı gibi boyutsal özellikler hakkında daha iyi fikir verebilmek için zaman zaman kendisini konu mankeni olarak kullanıyorum.
Üzengi deresinin güzel görüntüleri eşliğinde yürüyüşümüz devam ediyor. Bu fotoğrafı çektikten sonra burada bir süre durarak güzel manzaranın tadını doyasıya çıkarıyoruz. Bir süre sonra Erdem çevreye bakınmak için ayaklanıyor. Erdem'in hayretle yükselen sesi yine bir süprizle karşılaşacağımı haber verir gibi kulaklarımda yankılanıyor.
Sol alt köşedeki çukurların olduğu bölümün içinden fıkır fıkır su kaynıyor. Kaynama nedeniyle önce sıcak zannediyoruz ama su sıcak değil. Önceden bu dere çevresinde maden suyu kaynakları olduğunu bildiğimden bir maden suyu kaynağına rastladığımızı anlıyoruz. Suyun burada içilebilir olup olmadığını bilmediğimizden suyun tadına bakmayı denemiyoruz ama derenin devamında Ürgüp, Mustafapaşa yoluna yakın suyunun şifalı olduğu söylenen bir de içmece buluyor.
Belki de vadinin en enteresan noktası burası. Yanımda geniş açı objektifli bir fotoğraf makinası olmadığı için biraz hayıflanıyorum. Altta dere, üstte güvercinlikler ve onun da üzerinde su kemerlerinin ve değişik yapıların olduğu ilginç bir nokta. Kaya girişlerinin duvar örülerek kapatıldığı ve üzerinde küçük delikler olan güvercinlikler daha yeni yapılar. Altta küçük delikleri olanlar ise daha eski güvercinlikler. Sağ tarafta duvara oyulmuş sıralı oyukların olduğu yerler ise ön tarafı yıkıldığı için açığa çıkmış güvercinlikler. Güvercinliklerin içi böyle görünüyor.
Bu fotoğraf suyun bölge kayasını nasıl şekillendirdiğini göstermesi açısından ilginç. Bölgedeki vadilerin birçoğu suyun milyonlarca yıl boyunca tüflü yumuşak kayayı aşındırması nedeniyle oluşmuş. Artık yolun ilerisi tamamen çamur olduğu için daha fazla devam edemiyoruz. Yine bahar ayında tekrarlayacağımız ve tüm yolu tam olarak yürüyeceğimiz gezi için planlar yaparak arabamıza doğru dönmeye başlıyoruz.
İnternet üzerinden incelediğim paket Kapadokya turlarının çok azında Üzengi Vadisi tur programlarının içinde yer alıyor. Bence buraya gelmeden Kapadokya'yı gezdik diyebilmek pek mümkün değil. Tabii içinde binlerce güvercinlik olan ve bu yönüyle tanınan bir vadide hiç güvercin olmaması üzücü bir durum. Erdem'in söylediğine göre burada güvercin yetiştirilmesi ve tekrardan güvercinler için ideal bir ortam haline getirilmesi için özel çalışmalar yapılacakmış. Umarım yetkililer söz vermekte gösterdikleri hassasiyeti icraata geçmek için de gösterirler de Üzengi Vadisi olması gerektiği gibi yeniden binlerce güvercinin yaşadığı bir yer haline dönüşür.
Dönüş yolumuz boyunca yine çok güzel vadi manzaraları bize eşlik ediyor. Fotoğraf galerimizde Üzengi Vadisi ve yol boyunca çektiğim daha değişik fotoğraflar bulabilirsiniz.
ben nevşehirliyim buraları hiç bilmiyorum buyaz sizin bu güzel anlatımızdan çok etklendim gidip gezeceyim harikalar diyarı kapodoyyada bilmediğimiz çok yerler var bu çalışmanızdan dolayı teşekkür ederim fotoğraflar çok açıklayıcı olmuş
merhabalar, oncelıkle tesekkur ederım bu guzel calısmalarınıza... yalnız uzengı vadısı tanıtımına baslarken, ortahısar ıle urgup arasında bulunuyor demısınız fakat oyle olmadıgını, ortahısar - mustafapasa kasabaları arasında oldugu daha da godru olacaktır dıye dusunuyorum..
ama yıne de cok guzel calısmanız ve fotograflarınıza tesekkur ederım.
kolay gelsın
Bilgilendirmeniz için teşekkür ederim. Haklısınız Mustafapaşa dersek daha doğru olur.
Yeni yorum gönder